Ayda 12 Kilo Verme

Kışın kilo alıyorum' diyorsanız metabolizmanızı hızlandırın

Kışın vücut ve metabolizma kendini koruma altına almıştır ve daha yavaş çalışmaya başlar. Yeme ihtiyacı artar, özellikle çok fazla karbonhidratlı yiyecekler yeme ihtiyacı başgösterir.

Terleme de çok az olduğundan metabolizma hızı minimumdur. Bu dönemde dikkat edilmezse kilo artışı kaçınılmaz hale gelir.

Bağışıklık sistemimiz, havalar soğuyunca grip, soğuk algınlığı, bronşit gibi hastalıklara karşı kendini korumak için yağ yakımını engeller. Kış mevsimini sağlıklı geçirmek için bağışıklık sistemini biraz daha güçlendirmek gerekir. Güçlü bir savunma mekanizmasının temelinde ise yeterli ve dengeli beslenme yatar. Kış aylarında metabolizmanın yavaşlamasına ek olarak fiziksel aktivitenin azalması da kilo artışına neden olur. Hormonal değişimlere bağlı olarak sindirim sisteminde kabızlık gibi problemler oluşabilir.

Metabolizmayı hızlı çalıştırmak için..
İyi bir kahvaltı ile güne başlamak, hem direncinizi korur hem de kilo kontrolüne yardımcı olur, hem de metabolizma hızınızın yavaşlamasını engeller.

Susamadan su için
Su vücudumuzdaki bütün metabolik reaksiyonların temel direğidir. Kışın su kaybımız daha az olduğu için susama hissimiz azalır, ancak su ihtiyacımızı yine de karşılamamız lazım. Susamasanız bile günde 2-2,5 (10-14 bardak) litre su tüketin.

Siyah çay ve kahve yerine bitki çayı, içinizi ısıtmak için daha iyi bir seçenek
Kışın favori içecekleri genellikle sıcak içeceklerdir. Ama kafein-tein içeriği yüksek olan çay-kahve tercih edilir. Oysa kuşburnu çayı C vitamini içerdiği için, rezene çayı gaz sorunlarına iyi geldiği için tercih edilebilir.

Greyfurt, lahana ve maydanoz kış hastalıklarından korur
Kış hastalıklarından korunmak için A ve C vitaminini yeterli almak gerekir. Portakal, mandalina, greyfurt, havuç, kivi, karnabahar, lahana, brokoli, Brüksel lahanası, maydanoz, tere, ıspanak A ve C vitamininden zengindir. Gerek günlerin kısalması gerekse havaların soğuması ile birlikte fiziksel aktiviteler azalır. Lifli besinlerin tüketiminin de azalması sonucu kabızlık sorunu kendini gösterir. Bu nedenle kuru baklagillerin, kepekli tahılların (esmer ekmek, bulgur, kepekli makarna/pirinç/erişte/un) tüketimine ağırlık verilmeli.

Yağı, şekeri azaltın!
Kış yaklaştıkça, vücudumuz ısı değişikliğine uyum sağlayabilmek adına harcadığı enerjiyi düşürür. Azalan fiziksel aktiviteye paralel olarak yağ ve şeker tüketimi de kısıtlanmalıdır.

Haftada 2-3 kez balık yiyin
Kış mevsiminde güneş yüzünü daha az gösterdiğinden, vücut D vitamini gereksinmesini karşılayamaz. Güneşli günlerde 20-25 dk güneş ışığından direkt olarak yararlanarak (hafif tempolu yürüyüşler olabilir) ve haftada 2-3 kez balık yiyerek kalp sağlığınızı koruyabilirsiniz.

Tatlı sizi ısıtmaz!
Uzun süreli açlıklardan kaçınılmalıdır. Enerji ihtiyacının karşılanması için fast food ya da yağdan, şekerden zengin gıdalara yönelmek doğru değildir. Soğuk günlerinde "tatlı yersem ısınırım" mantığından vazgeçilmeli, yeterli ve dengeli beslenerek vücudun ısı dengesinin korunması sağlanmalıdır.

2 ayda nasıl 25 kilo verilir?
Egzersiz yapmadan, yorulmadan kilo vermek ister misiniz? Son moda diyetler, haplar ya da takviye ilaçlar olmadan, sağlıklı beslenerek kilo verebilirsiniz. Nasıl mı?

Ehow.com isimli sitede yer alan habere göre, kilo vermek için öncelikle buna inanmanız gerekiyor, sonra ise beslenmenizi düzenleyerek, sağlıklı gıdalar tüketerek kilo vermeye yardımcı olabileceğiniz belirtiliyor. İşte size 2 ayda 25 kilo verdiren öneriler:

Amaç belirleyin: Kilo vereceğinize önce kendinizin inanması gerekiyor. "Ben 2 ayda 25 kilo vereceğim" şeklinde bir amaç belirlemeli ve kendinizi motive etmelisiniz. Bu amacınızı bir kenara yazın ve asla vazgeçmeyin.

Plan yapın: Şimdi plan yapın. Hedefinizi belirledikten sonra bunu nasıl başaracağınız çok önemli. Günlük aktiviteleriniz başarılı bir şekilde beslenmenizle ve kilo verme hedeflerinizle uyumlu olmalı.

Planım sağlıklı yemek yemek: Tükettiğimiz gıdaların yüzde 75'i veya yüzde 80'i taze sebze ve meyvelerden oluşmalı. Aynı zamanda günde 8 bardak su içmelisiniz. Ayrıca yemeğinizi erken saatte yemek, sık sık yemek, yeşil çay içmek gibi yaşam tarzındaki değişiklikler de kilo vermenize yardımcı olacak.

İlerlemenizi kaydedin: Günlük ne yediğinizi ve ne kadar kilo verebildiğinizi kaydedin. Bu şekilde yazmak hedefleriniz üzerinde odaklanmanıza yardım eder ve bu, bir sonraki yemeğinizin sağlıklı olması için önemlidir.

Kendinizi eleştirin ve düzenleyin: Nasıl ve ne kadar yediğimizi eleştirmeliyiz. Endişelenmeyin. Günlük aktivitelerinizi kaydedin ve buna göre az mı çok mu yaptığınızı belirleyerek, bunları düzenleyin.

Kendizi ödüllendirin: Hedeflerinizi başarmak için yukarı çıkışlarınız ve düşüşleriniz olabilir. Hayatta iyi ve kötü günler var. Yaptığınız günlük aktivitelere odaklanın. Ödülünüz asla beslenmenizi bozacak şekilde olmamalı. Örneğin, ödül olarak film izleyin, kitap okuyun, sinemaya gidin.

Şükredin: Dua edenler, daha az endişelenir, kendini ve yaşam tarzını değiştirir. Dengesiz beslenme gibi olumsuzlukları hayatından çıkarır. İnanmadan kilolarınızdan kurtulamazsınız. Her gün kilolarınızdan kurtulduğunuz için dua edin.

Evet, egzersiz yapmadan da kilo verebilirsiniz, ancak egzersiz bu kilonuzu korumanıza ve yeniden kilo almamanıza yardım eder. Yaşam tarzınızda yaptığınız değişiklikler yanında spor da yapmalısınız. ZAMAN

Masrafsız Diyet Listesi Oluşturun

kolay diyetİki hata süreli uygulayacağınız diyet size iki veya dört kilo kaybettirecektir. Masrafsız ver rahat bir diyet listesi arayanlar için ideal bir diyettir. Günlük olan diyet listesini 14 gün boyınca özüne sadık kalarak uygulamak amaca ulaşmak için yeterli olacaktır.

1 porsiyon meyve, limonlu çay için tek dilim kepek ekmeği , Kbrit kutusu kadar beyaz peynir, Dört tane zeytin, Bir porsiyon salata

Kuşluk1
porsiyon mevsim meyvesi
2 adet grisini lŞekersiz bitkisel çay

Öğle

2 adet köfte büyüklüğünde tavuk veya peynir ilâveli 1 porsiyon yeşil salata 1 tatlı kaşığı zeytinyağı ilave edin
2 ince dilim kepek ekmeği
1 su bardağı diyet yoğurt

İkindi

1 porsiyon mevsim meyvesi
1/4 sokak simidi
1 kibrit kutusu büyüklüğünde yağsız beyaz peynir
Şekersiz limonlu açık çay

Akşam

1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile hazırlanmış 1 porsiyon 4 yemek kaşığı mevsim sebzesi veya sınırsız mevsim salatası
1 tatlı kaşığı zeytinyağı ile hazırlanmış 1.5 su bardağı kepekli makarna ya da pilav veya 12 yemek kaşığı kuru baklagil
1 su bardağı diyet yoğurt

Gece
1 porsiyon mevsim meyvesi

Yatarken

1 bardak oda sıcaklığında su

Diyetinizi sabote edecek 15 neden

1. Hızlı yemek
Hızlı yemek yemek kilo almanıza neden olur bu nedenle yavaş yemelisiniz. Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beynin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına geliyor. Bu şekilde tat alma duyusu da tatmin oluyor. Böylece doyduğunuzu anlamanızla, yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor.

2. Teknoloji
Diyetlerinizin bir işe yaramamasının en büyük etkenlerinden biri hareketsiz yaşamdır. Eskiden bir arkadaşınızla görüşmek için belki de 10 ya da 15 dakika yürürken şimdi sadece mailleşerek görüşmüş kadar oluyor ya da internet üzerinden sohbet edebiliyorsunuz. Böyle olunca da hareket yerine oturmayı seçiyorsunuz.

3. Tatlandırıcılar
Kilo almamak için sürekli şeker yerine tatlandırıcı kullanıyor olabilirsiniz. Fakat yapılan araştırmalar yapay tatlandırıcıların alınan doğal kalori alımı konusunda vücudu kandırdığını ve bu nedenle de daha fazla şeker kullanma isteğini ortaya çıkardığını gösteriyor.

4. Sebzeler
Sebzelerinizi ve salata malzemelerinizi iyi yıkadığınızdan emin olmalı ve organik olarak yetiştirilmiş olanları seçmelisiniz. Hormonlu sebze ve meyvelerden uzak durmalısınız.

5. Yağ oranı düşük yiyecekler
Yağ oranı yüksek ve düşük yiyecekler arasında aslında sanıldığı kadar çok fark yoktur. Yoğurt, süt ya da peynirde bu oran önemliyken yağ oranı düşük bir kek yemekle yağ oranı yüksek olanı yemek arasında hiçbir fark yoktur.

6. Stres
Beyin, vücutta enerjinin azaldığını fark eder etmez açlık hissetmemize yol açan kimyasal maddeler salgılar. Bu kimyasal maddeleri salgılayan kısmı, aynı zamanda duyguları da kontrol eder ve sıkıldığımız veya kendimizi kötü hissettiğimizde hemen buzdolabına koşmamızın başlıca sebebi de budur.

7. Öğün atlamak
Her yemek yediğinizde metabolik hızınız iki saat içinde yüzde 20 - 30 artar fakat öğünleri atlarsanız metabolizmanız yavaşlar. Özellikle de kahvaltı yapmamak en büyük problemdir ve gece boyunca yüzde 5 yavaşlayan metabolik hızınız bir daha yemek yiyene kadar aynı hızda kalır.

8. Meyve suları
Früktoz seviyesi yüksek olan meyve suları iştahınızı açar. Bu nedenle taze meyve suyu içmek ya da meyve yemek çok daha yararlıdır.

9. Toksinler
Karaciğer vücudun yağ yakan organıdır ve eğer alkol gibi toksinlerle doluysa yakma işlemi için daha yoğun çalışarak çok enerji harcar ve yorulur. Bu nedenle içki içerken yağ ya da şekeri çok fazla tüketmemeye dikkat etmelisiniz.

10. Salata
Diyet yaptığınız için salata yemeyi tercih edebilirsiniz fakat salatayı dışarıda yiyecekseniz soslu bir salata yememelisiniz. Çünkü özel soslarla yapılan bu salataların kalori bakımında bir hamburgerden çok da farkı yoktur.

11. Doğumgününüz
Kış mevsiminde doğduysanız baştan kaybetmiş olma ihtimaliniz yüksek çünkü yapılan araştırmalar kış bebeklerinin obeziteye daha yatkın olduklarını gösteriyor. Bunun sebebi ise daha yavaş çalışan bir metabolizmaya sahip olmaları.

12. Doğum kontrol
Kadınların en büyük sorunlarından biri de doğum kontrol yöntemleri nedeniyle alınan kilolardır. Özellikle doğum kontrol hapları bazı kadınlarda iştah açarlar.

13. Uyku düzeni
Yapılan araştırmalara göre geceleri dört saatten az uyuyan kişiler daha çok uyuyanlara oranla daha fazla kilo alırlar. Çünkü yorgun bir vücut, normal günde yakılan enerjiyi yakamaz ve metabolizması yavaşlar. Bunun için her gün uykunuzu düzenli almaya dikkat etmelisiniz.

14. Evlilik
Yeni evli çiftler hep evlendikten sonra kilo aldıklarından şikâyet ederler. Bunun nedeni ise birlikte bir yaşam paylaşma sonucu herşeyi aynı anda yapma isteğidir. Fakat sözkonusu yemek olunca bu yanlıştır eşinizle aynı miktarda ya da aynı şeyleri yemeden de mutlu bir evliliğe sahip olabilirsiniz.

15. Tiroid sorunu
Sürekli yorgun hissediyorsanız, kilo almaya başladıysanız ve sürekli üşüyorsanız tiroidiniz tembelleşmiş olabilir. Bu da metabolizmanızın daha yavaş çalışmasına neden olur. Bunun için bir uzmana başvurun ve balık, fındık gibi yararlı besinler almaya dikkat etmelisiniz.

Diyette başarı için doğru beslenme

Kilo vermek isteyenlerin en çok düştükleri hata; uzun süre aç kalmaları. Oysa diyette başarılı olmanın altın kuralı; hatalı beslenme alışkanlığından vazgeçmektir. Sık aralıklarla, karbonhidrat, protein ve vitamin dengesini sağlayacak şekilde beslenmek; yalnızca kilo vermek için değil, sağlık açısından da gerekli. Egzersizle birlikte kilo verenlerin egzersiz ve diyet programları da bağımsız olmamalı.

Siz de geçici diyet müptelalarından, öğün atlayıcılardan veya atıştırma meraklılarındansanız muhtemelen kilolarınızla da başınız ciddi olarak derttedir. Her gün yeni bir başarısız diyete başlayıp umutsuz yolculuklara devam etmemek için kötü beslenme alışkanlıklarından kurtulmak gerekiyor. Temel beslenme kurallarına uyarak, sizi umutsuzluğa iten kilo probleminizin, yorgunluğunuzun ve sağlıksız görünümünüzün üstesinden gelebilirsiniz.

Beslenme alışkanlıklarınızın hatalı olduğuna inanıyorsanız ve gerçek anlamda bir değişiklik yapmaya kararlıysanız aşağıdaki kategorilerden hangisine dahil olduğunuzu bulun ve beslenme uzmanlarınca hazırlanmış öneriler yardımıyla ilk adımı kendi kendinize atın.

Kilo vermenin en sağlıklı ve en kesin sonuç veren yöntemi, yavaş yavaş ve düzenli kilo kaybıdır. Her tür yiyeceğin gerektiği kadar alındığı dengeli bir diyet ve düzenli egzersiz eşliğinde bunu başarmanız tahmin ettiğinizden daha kolay olacaktır. Bazı durumlarda sadece egzersiz yaparak kilo verebilirsiniz. Egzersiz, kilo vermede sanıldığından çok daha etkili bir silah.

Özellikle belli bölgelerden kilo vermeye karar verdiyseniz doğru bir egzersiz programıyla bunu çok kolay halledebilirsiniz. Kilo vermede bir beslenme uzmanının size çok fazla yardımı dokunabilir. Size yağ ve kalori içermeyen; ama besleyici değerleri yüksek, aynı zamanda yaşam temponuza ve özel zevklerinize uygun bir diyet hazırlayacaktır. Ayrıca hedeflerinize ulaştıkça diyetinizi favori yiyeceklerinizle zenginleştirerek hiç zorlanmadan kilo kaybetmenize yardımcı olacaktır.

HER ZAMAN YORGUN OLANLAR
Eğer yeterince uyuyorsanız ve buna rağmen gün boyunca kendinizi yorgun hissetmeye devam ediyorsanız "yemek yeme planınızda bir problem var" demektir. Vücudunuzu, ihtiyacı olan yiyecekler yerine bir dolu gereksiz besinle tıka basa dolduruyorsanız alarm vermeye başlayacaktır. Böyle durumlarda size enerji verici besinlerin ağırlıkta olduğu bir diyet programı uygun olur. Örneğin şekerli krakerler yerine patates, fasulye veya taneli sebzeler gibi "kompleks karbonhidrat" içeren gıdalar, glikoza daha yavaş ayrıştıkları için tercih edilmelidir.

Bunun dışında bir diğer problem de "yeterli sıklıkta yemiyor olmanız"dır. Yorgunluk ve baş ağrısı gibi belirtileri olan bu gibi durumlarda, kan şekerinizin düşmesine bir çare bulmanız gerekecektir. Bunun önüne geçebilmek için "öğün atlatma alışkanlığınızdan vazgeçmeniz" gerekli. Bunun dışında günde iki ara öğün daha yiyebilirsiniz. Bu ara öğünlerde, doğal şeker içeren meyve, bol enerji verici az yağ içeren yulaflı bar ya da kepekli kraker yiyebilirsiniz.

İster kaslarınız güçlendirmek, ister yağlarınızı yakmak için egzersiz yapıyor olun, her iki halde de çalışmalarınız için gerekli olan enerjiyi bir şekilde karşılama ihtiyacı hissedersiniz. Kadınların pek çoğu diyet programlarını egzersiz programlarından bağımsız olarak hazırlar. Öğle üzeri saat 13.00 gibi yemeğinizi yiyor, daha sonra arada hiçbir şey yemeksizin akşam saat 18.00'de egzersiz programına katılıyorsanız, egzersiz sırasında güçten düştüğünüzü hissetme ve enerji takviyesine ihtiyaç duyma olasılığınız çok yüksek. Oysa, egzersizle öğle yemeğinizin arasında bir ara öğün olarak tek bir muz veya bir kase yoğurt yemiş olsanız böyle bir durumla karşılaşmazsınız.

Enerji seviyenizin düşmesiyle içine girdiğiniz bu gibi durumlarla karşılaşmamanız için beslenme uzmanları, karbonhidrat, protein ve yağ dengelerini uygun değerlerde tutmaya özen göstermenizi öneriyor. Uzmanlara göre, bir kadın için bu değerler ortalama; yüzde 60 karbonhidrat, yüzde 15-20 protein ve yüzde 20-25 yağ olacak şekilde dağılım gösteriyor. Egzersizde bir başka önemli unsur da kalsiyum dengeleri. Özellikle ağırlık kaldırıyorsanız veya jogging gibi kemiklere yüklenen ağırlığın fazla olduğu bir sporla ilgileniyorsanız bu dengelere daha da özen göstermeniz gerekebilir. Bu yüzden diyetinizde, ara öğün olarak süt ve yoğurt yiyerek diyetinizi kalsiyum bakımından zengin hale getirebilirsiniz.

DÜZENSİZ YEMEK YEME ALIŞKANLIĞINA SAHİP OLANLAR
Kadınların birçoğunun en büyük problemi, düzensiz yemek yeme alışkanlığıdır. Pek çok kadın bütün bir hafta boyunca ağızlarına tek lokma yiyecek koymayarak metabolizmalarını yavaşlatırlar, sonra hafta sonu gelince yiyeceklere saldırarak vücudun metabolik dengesinin bozulmasına yol açarlar. Böylece, aldıkları her bir kalori, yağ birikintisi olarak vücutlarında yer ederek kötü bir görünüme yol açar.

Beslenme uzmanları dengeli bir diyetin, hiçbir şey yemeyerek zayıflamaya çalışmaktan çok farklı bir şey olduğunun öğrenilmesi gerektiğini önemle vurguluyor. Gıdaların, besin değerleri göz önüne alınarak hazırlanan diyetlerin, daha sağlıklı ve çok daha kesin sonuç verici olduğunu aklınızdan çıkartmamalısınız.

Bunun yanı sıra bazı kişilerde kahvaltı ve öğle yemeği öğünlerini atlayıp akşam yemeğini tıka basa yeme alışkanlığı vardır. Eğer siz de bu gruba giriyorsanız gene çok tehlikeli bir durumda olduğunuzu söyleyebiliriz. Çünkü öğünler arasında en fazla kalori içeren ve alınan kalorilerin enerjiye çevrilip yakılmadan direkt yağa dönüştüğü başlıca öğün, akşam yemekleridir. Bunun yerine bir gün içinde düzenli ve belirli saatlerde, ölçülü miktarlarda, öğünlerinizi yemeniz çok daha doğru ve diyetle beraber uygulandığında çok daha hızlı kilo verdirici bir yöntemdir.

Unutmayın, zayıflamak veya formunuzu korumak istiyorsanız; ilk yapmanız gereken şey, sık; ama azar azar yemek yemeyi alışkanlık haline getirmek ve metabolizmanızı belli bir düzene alıştırmak olmalıdır.

Bir başka hatalı temel beslenme alışkanlığı da tek tip beslenme biçimidir. Örneğin, son derece sağlıklı bir beslenme alışkanlığı oturttunuz ve bütün öğünlerinizi zamanında ve dengeli biçimde yiyorsunuz. Ancak bununla birlikte bazı yiyeceklere sabitlenmiş ve onlar üzerinde odaklanmış olduğunuzdan öğünlerinizi hep bu tek tip besin üzerine kuruyorsanız, siz de bu gruba dahil olanlardansınız. Bu şekilde tek tip beslenme eğiliminin doğal sonucu, her zaman için vücuda alınan gıdaların besin değerlerinde rastlanacak bir düşüştür.

Tek tip besin üzerinden vücudumuz için gerekli bütün vitamin ve mineral ihtiyacımızı karşılayabilmemiz mümkün değildir. Eğer mönünüzü geniş bir yelpaze üzerinden seçmeyi alışkanlık haline getirebilirseniz anahtar vitamin ve mineralleri atlamanız söz konusu olmaz ve böylelikle son derece sağlıklı bir diyet yapıyor olursunuz.

İştahla baş etmenin 5 yolu

1. Daha uzun süre çiğneyin:
Yiyecekleri uzun süre çiğnedikten sonra yutmak, beyinin vücuda giren besinleri kaydetmesine zaman tanımak anlamına gelir. Üstelik tat alma duyusu da daha fazla tatmin edilir. Böylece doyduğunuzu anlamızla yemeye son vermeniz arasındaki zaman kısalıyor. Fazla yemekten kaynaklanan sindirim sorunlarından kurtulmanız da cabası...

2. Güç harcayarak egzersiz:
Egzersizleriniz zorlaştıkça vücut ısınız artıyor ve daha fazla kalori yakmaya başlıyorsunuz. Bu durumda egzersizi takip eden bir kaç saat boyunca iştahınızın bastırılmasına neden oluyor. Böyle bir durumda, normal öğün saatinden bir kaç saat önce egzersiz yapmak başlamak en mantıklısı. Çünkü öğün saati geldiğinde spor yapmanın verdiği etkiyle iştahınız biraz daha kapalı olacaktır. Ama asla öğün atlama hatasına düşmeyin. Hem vücudunuz güçsüz düşer, hem de bir süre sonra aşırı yeme isteği duyarsınız.

3. Tat alma duyunuzu tatmin edin:
Yapılan araştırmalara göre değişik tatlarla bu duyuyu tatmin etmek, daha az miktarla yetinebilmemizi sağlıyor. Sürekli aynı yemeği yemek ise, özellikle de tadı hoşunuza gitmiyorsa, bir süre sonra tat alma mekanizmanızın kendini iptal etmesine neden oluyor. Bu yüzden de kendinizi sanki hiç yemek yememiş gibi hissedebiliyorsunuz. Bu durumu engellemek için öğünlerinizi taze otlarla ve baharatlarla tatlandırabilirsiniz.

4. Atıştırma krizlerini engelleyin:
Gün içinde sık ve az öğünler yemek, iştahınızın kontrolden çıkmasını önlemenin en kolay yolu. Belki yine arada birşeyler atıştırmak isteyebilirsiniz ama sizi doyuracak miktarla çok az olacaktır. Böyle bir durumda atıştırmak için sağlıklı karbonhidratlara yönelin. Çünkü bu besin türü sindirim sisteminde daha uzun süre kalıyor ve şeker seviyenizi yavaşça yükselterek daha uzun süreli bir tokluk hissi sağlıyor.

5. Daha fazla su için:
Su içmek kendinizi tok hissetmenize yardımcı olduğu için önemli Ayrıca vücudunuz susuz kaldığında çoğu zaman açlık hissine benzeyen sinyaller gönderiyor. Bol su içmek bedeninizin su istediği zamanlarda yemeğe yönelmenizi de önler.

Enerjinizi artırmak için 23 öneri

Enerjinizi zirvede tutmak ve gün boyunca bunu korumak için yiyeceklerinize dikkat etmeli ve birkaç saatinizi kendinize ayırmalısınız. İşte enerjinizi zivrvede tutmak için 23 öneri.

1- Cardiff Üniversitesi'deki araştırmaya göre her gün 40 gr. buğday mısır vb. lifleri almalısınız. Çünkü bu tür lifler enerjiyi arttırıyor ve stresi azaltıyor.

2- Sabahları duş alırken bir soğuk, bir sıcak duş alın. Önce ılık bir suyun altında durun. Ardından suyun sıcaklığıyla oynayın. Ancak başınızı suyun altına sokmamaya dikkat edin. 5 - 6 dakika bunu tekrarlarsanız, çıktığınızda kendinizi daha rahatlamış hissedeceksiniz.






3- Yapılan araştırmalara göre her dört kadından birinde demir seviyesinin düşük olduğu belirlenmiş. Bu da yorgunluk ve halsizlik yaratır. Bu yüzden daha fazla demir içeren yeşil sebze, kurutulmuş meyve ve tahıl gevreklerinden bolca tüketmelisiniz.

4- Daha bol balık, tavuk, peynir, fasulye ve yumurta yemelisiniz... Çünkü vücut için gerekli Omega 3 bu besinlerde bulunuyor. Balık tüketmek aynı zamanda vücudun seratonin salgılamasını sağlıyor. Bu hormon da beyindeki mutluluk merkezini aktif hale geçiriyor.

5- Günde 2 ya da 3 litre su içmelisiniz... Harvard Üniversitesi'nde yapılan araştırmaya göre bu oranlarda su içmek dayanıklılığı arttırıyor, stresin azalmasına yardımcı oluyor. Ancak aklınızda bulunsun; fazlası da zararlı...

6- Dik durun. Kambur durmak kasların hızlı çalışarak, yorulmasına sebep olur. Nefes almanızı zorlaştırır. Dik konumdayken daha rahat nefes alınır, oksijen akciğerlere dolar ve böylece kanın daha rahat dolaşması sağlanır...

7- Yapılan araştırmalara göre en sevdiğiniz müzikleri dinlemek stresi hafifletiyor ve yorgunlukla daha rahat savaşmanızı sağlıyor. Bu yüzden hemen bir ipod edinin ve yürürken, çalışırken, iş yaparken müzik dinlemeyi ihmal etmeyin...

8- Dışarı çıkın. Sabah kalkınca yapacağınız ilk işiniz dışarı çıkmak olsun. Amerikalı bilimadamları doğal ışığın beyni harekete geçirdiğini ve seratonin salgılamasına yardımcı olduğunu söylüyor. Bu da mutluluğunuzu arttıracaktır.

9- Mutlaka gün içerisinde şekerleme yapın... Amerika'daki beyin sağlığı araştırmacılarına göre, 30 dakikalık kısa bir uyku bile insanların performansını olumlu yönde etkiliyor. Çalışırken kısa da olsa gözlerinizi kapatıp biraz dinlenin...

10- Vücudunuzun asit oranını dengelemeniz gerekir. Gereğinden fazla şekerli yiyecekler ve peynir aside sebep olur ve enerjiyi emer. Bu yüzden sebze ve meyve salatalarını bolca tüketin.

11- Doktorlar hayatınızdaki iyi şeyleri hatırlamanız için sizi mutlu eden şeyleri bir deftere yazmanızı öneriyor. Bunları okudukça, sizi neyin mutlu ettiğini daha iyi bulabilirsiniz...

12- Düzenli yemek yiyin. Yemekler arasındaki uzun aralıklar şekerin düşmesine, dolayısıyla enerjinizin azalmasına neden olur. Günde üç kez mutlaka yemek yiyin. Gün içerisinde muz, fındık, yoğurt yemek ideal...

13- Kaslarınızı hissederek enerji sağlayın. Mesela iki elinizi göğüs hizasında birleştirin ve birbirine doğru itin. Ardından başınızın üstüne kaldırın ve bunu 5-10 defa tekrarlayın.

14- Güne iyi bir kahvaltıyla başlayın. Süt, 150 gr. yoğurt, 1 muz, tereyağ, bal, fındık ve cevizi karıştırıp yiyebilirsiniz. Bu karışım güne zinde başlamak isteyenler için ideal bir karışım.

15- Nefes alıp vermenin önemini mutlaka kavrayın. Derin nefes alıp vermek, nefes yolunuzu açacak ve daha çok enerji almanızı sağlayacaktır. Her saat üç ya da dört kez derin nefes alıp verin...

16- Cep telefonunuzu kapatın... Bırakın günün birkaç saati kimse size ulaşamasın. Gerekli olduğunda iş ve aileniz için kullanın...

17- Düzenli olun. Dağınıklık sizi strese sokacaktır. Gereksiz yere panik yaparsanız, bu stresle işleriniz yolunda gitmeyecektir. Bu kaosu yaşayıp stresinizi arttırmayın...

18- Adımlarınızı arttırın. Daha fazla yürüyüş yapın, bol bol merdiven çıkın. Olabildiğince hareketli olmaya özen gösterirseniz, kanın hızlı hareket etmesini, kaslara ve organlara giden oksijenin artmasını sağlarsınız. Bu da sizi rahatlatacaktır.

19- Magnezyum almaya dikkat edin. Sebzelerde, fındıkta ve tahıllı ekmeklerde bulunan bu vitamin size zindelik kazandıracaktır.

20- Yiyeceklerdeki enerjinin hızlı emilimini sağlayan Co-enzimQ10, vücudun ürettiği antioksidandır. Bu enzimin oluşmasını sağlayan yiyecekler de brokoli, kahverengi şeker, kepekli ürünler, soya ve fındıktır.

21- Çok kafein ve alkol uykuyu engeller ve enerji veren B vitaminini emer. Haftada birkaç kez 1 ya da 2 kadeh şarabı geçmemeye, çay ve kahve tüketimini de en aza indirmeye özen gösterin.

22- Bilgisayarla çalışırken mutlaka aralar verin. Japon araştırmacılar, bilgisayar önünde çok oturan insanlarda endişeli olma halinin arttığını, gözlerde problem yaşandığını ve beden ağrılarının çoğaldığını söylüyor.

23- Ve son olarak beyinsel anlamda rahatlamak ve yenilenmek için kendinize 20 dakika ayırın ve şunları yapmaya çalışın...

Ilık, sessiz bir yerde oturun ya da uzanın. Üzerinizde rahat kıyafetleriniz olsun ve gözlerinizi kapatın. n Nefes alışverişinize odaklanın ve nefesinizin rahat olmasını sağlayın. n Kendinizi nehir kenarında, yeşil çimenlerin üzerinde düşünün. Güneş parlıyor, kuşlar cıvıldıyor ve siz suyun akışını duyuyorsunuz. n Suyun içinde ayağa kalkıyor, yüzünüzü güneşe dönüyorsunuz. Güneşin sizi enerjiyle doldurduğunu hissediyorsunuz. Derin bir nefes alıp, bu enerjinin içinize işlemesini sağlıyorsunuz. n Vücudunuzun ve düşüncelerinizin pozitife dönüştüğünü hissettiğinizde yavaşça gözlerinizi açıyorsunuz...

Çorba iç zayıfla LAHANA

Yemeklerden önce içilen çorbanın zayıflattığı yapılan araştırmalar neticesinde kanıtlandı!

Amerikalı bilim adamları, mideleri çorba ile şişen insanların sıradaki yemekleri daha az yediklerini ve bu sayede aşırı kilo almaktan kurtulduklarını söylediler.

Çorba diyetini gönüllüler üzerinde deneyen Pennsylvania Eyalet Üniversitesi bilim adamları, öğlen yemeğinde ana yemekten önce çorba içenlerin, çorba içmeyenlerden beşte bir daha az kalori aldıklarını tespit ettiler. Ancak uzmanlar içilecek çorbanın da düşük kalorili olması gerektiği yolunda uyarıda bulundular. Örneğin kremalı bir çorba içilirse tam tersi etki yaparak toplam kaloriyi artırıp kilo aldırıyor. Araştırmada sebze çorbası gibi hafif kalorili çorba çeşitleri kullanıldı.

Uyurken zayıflayın

Yapılan çalışmalar uykunun iyi alınmasının zayıflamaya yardımcı olduğunu ortaya koydu. Uzun ve kaliteli uykunun sağlık açısından da çok önemli olduğu belirtiliyor.

Yaklaşık 2000 araştırmacı, doktor ve sağlık uzmanının katıldığı, 5 gün süren ve 900 kadar bilimsel bildirinin sunulduğu toplantıda konuşan araştırmacılar, obezite ve diyabet tedavisinde, hastaların uzun ve kaliteli uyku uyumasının sağlık açısından önemli olduğunu açıkladılar.

Konuyla ilgili çalışmalarda, uyku eksikliğinin ya da uyku ritminin bozulması halinde vücutta meydana gelen kimyasal değişikliklerin, yemek yeme alışkanlıklarını değiştirdiği, bunun da kilo alımına neden olduğu kaydedildi.

Obezite tedavisinde, kaliteli ve yeterli uyku uyumanın gelecekteki tedavi yöntemleri arasına girebileceği bildirildi.

Kaliteli ve yeterli uyku uyumamanın gelişmiş ülkelerde daha yaygın olduğunun ortaya çıktığı, bunun söz konusu ülkelerde obezitenin gittikçe artmasında bir rol oynayıp oynamadığının belirlenmesi için, sağlıklı genç yetişkinlerin metabolizmasındaki değişikliklerin incelendiği bildirildi.

Sağlıklı, genç, yetişkin deneklerin 3 gruba ayrıldığı; bir hafta boyunca birinci gruptakilerin gecede 4 saat, ikinci gruptakilerin 8 saat, üçüncü gruptakilerin ise 12 saat uyuduğu, 4 saat uyuyanların metabolizmasının kalorice zengin şekerli gıdaları hızla emerek, diyabetli hastalarınkine benzer bir durum arz ettiği belirlendi.

Bir başka çalışma ise, kalitesiz ve yetersiz uykunun, hipertansiyon, kalp problemleri ve diyabet gibi tehlikeli hastalıklara yol açabileceğini ortaya koydu.

Yaklaşık 800 kişi üzerinde yapılan bu çalışma, gecede 7-8 saat uyumanın, bu tip hastalıkların ortaya çıkma ihtimalini düşürebileceği ve günlük ideal uyku süresinin 7.7 saat oldugunu belirledi.

Ne yesem yarıyor!

Kendimize sınırlamalar getirebilmeli, hayır demeyi öğrenmeliyiz...
Güzel bir akşam yemeğinin üzerine tatlı, akşamüstü çaylarının yanına börek, kuru pasta, yemeklerin üzerine şöyle bol şekerli kahve veya iyisinden meyve... Geçirilen böyle günlerin ardından "Diyet yapmalıyım, kilo vermeliyim" diye de kendimizi zora koşarız.


Güzel bir akşam yemeğinin üzerine tatlı, akşamüstü çaylarının yanına börek, kuru pasta, yemeklerin üzerine şöyle bol şekerli kahve veya iyisinden meyve... Geçirilen böyle günlerin ardından "Diyet yapmalıyım, kilo vermeliyim" diye de kendimizi zora koşarız.

Diyetler, genellikle her pazartesi başlayıp sona ermez bir hal alır. "Nasıl olsa ucu kaçtı diyet yapamıyorum öyle de yesem böyle de yapsam kilo veremiyorum" diye hayıflanıp daha çok yemeye kendimizi veririz. Duyduğumuz, okuduğumuz her tür yalan-yanlış diyeti denemeyi bırakıp ilk önce sağlıklı yaşamanın, dengeli beslemenin formüllerini öğrenelim, hayatımıza sokalım. Kahvaltıda çaylarımızı açık ve şekersiz içmeli, beyaz ekmek yerine kepek ekmeğini tercih etmeliyiz. Aradan geçen iki-üç saatin ardından bir meyve yiyebiliriz. Öğlen yemeklerimizi muhakkak ekmeksiz, üzerine tatlısız veya meyvesiz yemeliyiz. Akşam yemeklerini çok geç ve çok yememeliyiz. Günde iki litreye yakın su tüketmeyi, akşam yatmadan önce ve sabahları bir bardak suyu içmeyi unutmuyoruz.

Konsantre içecekleri hayatımızdan tümüyle çıkartıyoruz. Neden diye sorarsınız asit, şeker, aspartan, kafein kilo aldıran, kanser riskini artıran etkenlerin başında geliyor. Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi hayatımıza soktuktan sonra ödül olarak haftada bir, güzel bir tatlıya niye hayır diyelim ki.

Sevdiğim söz, "Taşı delen suyun kuvveti değil, damlaların sürekliliğidir." Spor yapın, sağlıklı kalın, bizi izlemeye ve okumaya devam edin.

Rejim Her lokmanız sağlıklı olsun

anlış beslenme veya ayaküstü atıştırmalar sebebiyle her geçen gün sağlığınızın biraz daha bozulduğunu mu düşünüyorsunuz? İşte tam size göre bir sağlıklı beslenme kalvuzu...

Doymamış yağ (tere yağ, kuyruk yağı) oranı yüksek besinleri daha az tüketin. Yeterli miktarda doymuş yağ (ay çiçek, mısırözü, soya, fındık, zeytinyağı) almaya dikkat edin. Yarım yağlı süt, yağsız yoğurt tüketin. Yağlı kırmızı et yerine yağsız et, kuru baklagiller (nohut, mercimek, fasulye gibi) balık ve tavuk tercih edin. Süt ve süt ürünleri de (yoğurt, peynir vb.) tüketilmeli fakat bunlarında az yağlı olmalarına dikkat edilmeli. Yemeklerinizi haşlama, fırında pişirme veya ızgarada pişirme yöntemleriyle pişirirseniz yemeğe eklenecek yağıda azaltmış olursunuz.

Aşırı şekerli gıdalardan kaçınmalı ve hatta çay, kahve gibi içecekler şekersiz içilmeli veya şeker miktarı azaltılmalıdır. Gıdalardan aldığımız günlük tuz miktarı 6 gr.ı (bir tatlı kaşığı) geçmemelidir. Bu miktara yemeklerden, ekmekten, içeceklerden aldığımız tuz miktarı dahildir. Tuz tüketimi ile yüksek tansiyon arasında ilişki bulunmaktadır. Yüksek tansiyonu olanlar doktorlarının tavsiyesine göre ya hiç tuz kullanmamalı ya da miktarını azaltmalıdır.

Güne kahvaltınızı yaparak başlayın. Gece boyu gıda alımı olmadığından beyninizin sabah kalkınca enerjiye ihtiyacı vardır. Daha sonra gıda alımınızı kahvaltıdan başlayarak gün içine yaymanız daha etkin kalori yakmanıza neden olur. Öğünlerinizi önceden belirleyiniz. Mümkünse yediklerinizi 3 ana öğün, 3ara öğüne bölün az ve sık beslenin.

Bol su için, yiyecekleri iyice çiğneyin. Her yemek yediğinizde midenin 1/3`ünü boş bırakın. Tam olarak dolu mide sağlığımızın zaman içinde bozulmasına, erken yaşlanmaya neden olur. Midenizi katı gıdalarla doldurmayın.

Katı gıdalarla dolu mide içeriğinin gerekli öz suyu her tarafa dengeli ulaştırması güçleşir ve sindirim zorlaşır. Düzenli yemek yiyenler daha dengeli ve sağlıklı beslenmekte ve ideal kilolarını korumaktadırlar.

Zihinsel faaliyetlerin gerektirdiği enerji kaynaklarının en önemlilerinden biride meyvelerdir. Beynin oksijen dışındaki tek enerjisi glikozdur. Glikoz meyvelerde hazır halde bulunur. Diğer gıdalarla alınan şeker midede yakılarak glikoza çevrilir. Bu nedenle meyveleri aç karnına yememeliyiz.

Meyveler yemeklerden 30 dakika önce veya 3 saat sonra alınmalıdır. Mide doluyken alınan meyveler midede kalıp besin değeri kaybolup orada mayalanacağı için bütün sindirim sistemimizi yorar.

Vücudumuzda dakikada 10 milyon hücre ölür ve bir o kadarı da yenilenir. Ortalama 100 günde (beyin ve sinir hücreleri hariç) bütün vücudumuz yenilenir. Düzensiz kötü beslenme yenileme sistemini aksatır. Cildiniz canlılığını, tazeliğini kaybeder ve en önemlisi hastalıklara açık olursunuz.

Yorgunluk, çabuk yorulma, baş ağrısı olabilir. Düşünce ve hafıza sistemi bulanıklaşır. Bu nedenlerden dolayı düzenli ve sağlıklı beslenmeye dikkat etmeli ve yemek için yaşamamalı sadece yaşamak için yemeli görüşünü benimsemeliyiz.

Tok tutan ve iştah kapatıcı besinler‏

Tok tutan ve iştah kapatıcı etkisi kanıtlanan özel besinleri yiyerek, rejim yapmadan zayıflayabilirsiniz

Diyet yapmanın en zor yanı, sevdiğiniz pek çok yiyecekten vazgeçmek zorunda kalıp, üstüne bir de iştahınızla baş etmek zorunda kalmanız. Özellikle iştah kapatıcı etkisi olduğu kanıtlanan özel besinleri rejim yapmadan zayıflamak için denemenizi öneriyoruz. Bu besinlerin vücut üzerindeki etkileri, içeriklerindeki bazı maddeler ve görevleri şöyle sıralanıyor:

Karbonhidratlar: Kepek, buğday gibi tahıl ürünlerinde, sebze ve meyvelerde bulunur. İçeriğindeki lifler, sindirim sistemini harekete geçirir. Özellikle kompleks karbonhidratlar insanı tok tutar.

Triptofan: Vücutta serotonin oluşmasında ve hücrelere taşınmasında önemli bir görev alır. Serotonin de iştah hissini azaltır. Özellikle muz, avokado, yulaf ve peynirde bulunur.

Krom: Vücuttaki insülin dengesini korur. Kan şekerinin düşmesi açlığa yol açar. Krom ihtiyacınızı karşılamak için fındık, ceviz gibi kabuklu yemişler, brokoli ve tahıl ürünleri yiyebilirsiniz.

Albümin: Can sıkıntısını giderir ve iştahı kapatır. Bu protein, triptofan oluşturarak beyne taşır ve serotonin üretimini artırır. Bezelye, fıstık ve fasulyede bulunur.

Fruktoz: Meyvelerden elde edilen doğal şekerdir. Kan şekeri dengesini kesinlikle etkilemez. Ayrıca yemek sonrası tatlı ihtiyacı duymanızı engeller. Çilek ve bal, fruktozun ana kaynağıdır.

İyot: Tiroit hormonlarının yapımı için gereklidir. Açlık duygusunun gelişmesini engeller. Balık, iyotlu tuz ve soğan, iyot açısından oldukça zengindir.


Tok tutan öneriler


Karnabaharı ve brokoliyi hafifçe haşlayıp yoğurtla tatlandırın. Bu karışım lif açısından zengin olduğundan, sizi uzun süre tok tutar.
Salatalığı iyice yıkayın ve kabuklarıyla birlikte ince dilimler halinde kesip üzerine bol bol dereotu serpin. Kalorisi yok denilecek kadar az olan bu sebze oldukça tok tutucudur.
250 gr mor eriği biraz tarçınla haşlayın. Bu meyve fruktoz açısından oldukça zengin olmakla birlikte tatlı ihtiyacınızı da karşılayacaktır.
200 gr ananası incecik doğrayın ve süzgeçten geçirin. İçine 100 gr kefir ve taze nane ekleyin. Ananasın içindeki enzimler, protein sindirimini hızlandırdığından oldukça doyurucudur.
Öğünler arasında acıktığınızda kuru erik yiyin. Kuru erik kan şekerinin düşmesini engeller. Ancak fazla abartmayın. Bir kuru erikte 8 kalori var.
Bir demet maydanozu blendırdan geçirip sebze suyuyla karıştırın. Bir iki damla acı biber sosu ekleyin ve için. Bu içecek yağ yakımını kolaylaştırır.
Kırmızı elmayı ince dilimler halinde kesip 1 çay kaşığı kıyılmış ceviz ve yarım çay kaşığı yonca balıyla karıştırın. Bu karışım hem doyurucudur hem de bağırsakları çalıştırır.
Kahvaltıda armudu rendeleyin ve yulafa katın. Bu karışıma biraz da yoğurt ekleyin. Armudun içeriğindeki fruktoz uzun süre açlık hissetmemenizi sağlar.
Günü canlı geçirmek için kendinize yulaf ezmesi hazırlayıp içine kuru meyveler katın. Bu, karbonhidrat ihtiyacınızı karşılayacaktır.
Portakal ve 50 gr ıspanak yaprağından oluşan bir salata hazırlayın. Salatayı 50 gr yağsız yoğurt, bir tutam tuz ve karabiberden oluşan bir sosla tatlandırın.

Ananas
Ananasta, bromelain adlı protein sindirici bir enzim bulunur. Bromelain sindirimi kolaylaştırır, vücudun su tutmasını azaltır, iltihapları giderir, Aşırı trombosit yapışkanlığını önlediği için doğal bir kan incelticidir. Ancak bromelainin kan inceltici ilaçlarla beraber kullanılması tavsiye edilmez. Bazı kişilerde alerjik reaksiyonlar oluşturabilir veya kalp hızını yükseltebilir.

ÇOCUĞUM İŞTAHSIZ DİYORSANIZ...

Dün gene sofrada tartışma vardı. Bora, neredeyse hiçbir şey yemeden sofradan kalktı. Bütün gün boyunca sadece birkaç abur cubur yedi. Her gün, süt içmesi ya da yemek yemesi için başta güzel bir dille onu ikna etmeye çabalıyorum. Ama o her zaman ki gibi tabağındaki yemekleri yemiyor, onlarla oynuyor. Artık ödül vermemiz ya da o yemek yerken oyunlar yaratmamızda işe yaramıyor. Nasıl başa çıkacağım ben, bu çocuğun iştahsızlığıyla?”

“Seçil, her öğün makarna yemek istiyor. Başka hiçbir yemeği yemiyor.”

“Çınar, hiç sebze yemiyor. Hatta tabağında görmeye bile katlanamıyor. Varsa yoksa börek, kurabiye, tatlı. Bak oğlum böyle olmaz diyorum ama dinleyen kim?”

Siz de mi çocuğunuzla yukarıdaki problemleri yaşıyorsunuz? İştahsızlığın nedenlerini ve çocuğun yemek yeme psikolojisini anlayıp, çözüm önerilerini uygularsanız, küçük kızınız ya da oğlunuz eski iştahına yavaşta olsa kavuşacaktır.

Bildiğiniz gibi yemek yemek, vücudun en temel ihtiyaçlarından olup, yaşama devam edebilmemizi sağlar. Ayrıca yemek, hayatın en büyük zevklerinden biridir. Tüm ailenin birlikte olacağı bir akşam yemeği, hem büyük bir mutluluk kaynağı hem de psikolojimizi destekleyen bir durumdur.

Hepimiz, beslenme alışkanlıklarımızı (doğru ya da yanlış) başta ebeveynlerimizi taklit ederek daha sonra da bulunduğumuz sosyal çevrelerden (çocuk yuvası, anaokulu, okul vb.) etkilenerek kazandık. Çocuğumuzun da, beslenme alışkanlıkları bu faktörlerden etkilenerek şekillenir.

NEDEN ÇOCUĞUM İŞTAHSIZ

İştahsızlık, çocukluk döneminde sık rastlanan bir durumdur ve çeşitli nedenlerden ötürü oluşur. Sağlık sorunları, psikolojik etmenler ve bazen de bizim beslenmeyle ilgili yanlış uygulamalarımız çocukların besinleri tüketememesine ya da tüketmek istememesine neden olabilir.

Kansızlık (anemi), barsak parazitleri, enfeksiyon hastalıkları, ateş gibi sağlık sorunları ve diş çıkarma gibi çocuğa özel fizyolojik durumlar iştahsızlığa neden olur. Bulunduğu yerden duyulan rahatsızlık, aile ve ya arkadaşlar ile olan sorunlar da aynı sonuca neden olur. Ve son olarak iştahsızlığın en büyük nedenleri arasında, bizim çocuğa yemek yemesi için yaptığımız baskı ve tartışmalar da yer alır.

İŞTAHSIZ ÇOCUKLA NASIL BAŞA ÇIKABİLİRİM

*Besin seçmeyin. Her öğünde dört ana besin grubundan tüketin. Besin seçiyor olmanız, çocuğunuzu da bu yönde yönlendirecektir. Unutmayın ki, o yaşamayı öğrenebilmek için sizi taklit ediyor.

*Kendinizi ve çocuğunuzu sağlıklı beslenme konusunda eğitin. Bu eğitimi beslenme uzmanlarıyla birebir görüşerek ya da onların önerdiği kaynaklar ile sağlayın.

*Yaşı uygunsa, onu mutfağa götürün. Besinleri tek tek göstererek, ona vücudumuza olan yararlarını anlatın. Sağlıklı beslenmenin, sağlıklı bir gelecek için vazgeçilmez olduğunu vurgulayın.

*Çocuğunuzun önüne tıka basa doldurulmuş bir tabak koymayın. Onun yerine yemeklerden birer kaşık koyun ve istediğinde tekrar alabileceğini söyleyin.

*Çocuğunuzun (ve tercihen sizin) belirli öğün saatleriniz ve yeriniz olsun. Her aklınıza geldiğinde yemek yemek yerine, belirli saatlerde düzenli tüketim alışkanlığı kazanın. Misafirlikler, dışarıda olan işleriniz mazeret olmasın. Ayaküstü atıştırarak ya da televizyon karşısında öğünlerinizi tüketmek yerine, sofrada hep beraber “Sağlıklı Beslenmenin Önemi”nden bahsederek öğününüzü tüketin.

*Çocuğunuzu yemek yemesi için ödüllendirmeyin. “Yemeğini bitirirsem, sana … alacağım.” cümleleri kısa süreli çözüm olsa da, uzun bir süreçte başınızı daha çok ağrıtacaktır. Çünkü çocuğunuz, ödüllendirilmeye alışarak, yapması zorunlu olan şeyleri de ödül karşılığında yapmak isteyecektir.

*Çocuğunuzu yemek yemesi için azarlamayın ve onunla sofrada tartışmayın. Bunlar, ilişkilerinizi olumsuzluklara sürükleyecek yöntemler olup, çocuğunuzda yemek yemeye karşı direnç oluşabilir.

*Çocuğunuza her istediğinde şekerli gıdalar ve abur cubur besinler vermeyin. Bu besinler, iştahı kapatarak öğünlerde besin tüketmesine engel olabilir. Çocuğunuz tabiî ki sevdiği çikolatayı yiyecek ama bunu haftanın belirli günlerinde yapsın.

*Çocuklarda ara öğün tüketimi önemlidir. Çocuğunuzun 3 ana, 2 ara öğün tüketmesine dikkat edin. Ara öğünleri, meyve, meyve suları, süt, yoğurt, ayran ve ya bir ufak kâse salatadan oluşabilir. Ara öğünlerde abur cubur yerine bu besinlerden verirseniz, hem daha sağlıklı hem de öğünlerde yemek yemeye daha istekli bir çocuğunuz olacak.

*Çocuğunuzun yanında sürekli zayıf olmak istediğinizden bahsetmeyin. Şok diyetler uygulamayın. Bu hem size metabolik olarak zarar verip, daha çok kilo almanıza sebep olur, hem de çocuğunuz, sizin düzensiz beslenme alışkanlıklarınızı kendine örnek almaya başlar.

*Çocuğunuza, başka çocukları örnek göstermeyin. Bu davranış, çocukta yemeğe karşı direnç yaratabileceği gibi özgüveninin de sarsılmasına neden olabilir.

*Yemekleri ve sofrayı daha ilginç hale getirin. Sevdiği oyun kahramanlarının olduğu peçeteler ve tabaklar, içmediği içecekler için renkli bardaklar ve çocuklar için hazırlanmış özel renkli pipetler ve ya çizgi kahramanların olduğu bir masa örtüsü kullanabilirsiniz. Onun salatasını ya da tabakta bir kukla gibi dizayn edebilir ve ilgisini çekebilirsiniz.

*Hiç tüketmediği besinlere, ufak porsiyonlar ile başlayın. Sebze tüketmiyorsa az miktar sebze içeren bir makarna ya da börek ile çocuğunuzun iştah kapısını aralayın. Alışmaya başladıkça, miktar arttırın.

*Çocuğunuz bu kadar uğraşa rağmen hala sizinle yemek yeme konusunda inatlaşıyor ise, onunla tartışmayın. Tabağı önünden alın ve sofrada oturmaya zorlamayın. Sabırlı olun ve 2- 3 saat sonra yemek yedirmeyi tekrar deneyin.

BU ÖNERİLERDE İŞE YARAMADI DİYORSANIZ...

Önerilerin hepsini uygulamış olmanıza rağmen hala çocuğunuzda iştahsızlık sorununu gözlüyorsanız, herhangi bir sağlık problemi ve ya psikolojik sorunu olabilir. Bir sağlık kuruluşuna başvurarak; doktor, beslenme ve diyet uzmanı ve psikologdan yardım alın.

REFERANSLAR

1)Ersoy G. (2001) Okul Çağı ve Spor yapan çocukların beslenmesi, Ata ofset, Ankara

2)Merdol T. (2005) İştahsız Çocuk Yönetimi, Klinik Çocuk Forumu

3)Köksal G. (2000) Çocuk Hastalıklarında beslenme tedavisi, Hatiboğlu Yayınevi, Ankara

MUTFAKTA ATTIĞINIZ HER ADIMIN YAŞAMA SÜRENİZİ ETKİLEDİĞİNİ BİLİYOR MUYDUNUZ?

Mutfak, sizin alanınız… Her şeyiyle sizden soruluyor. Alışverişten gelince alınan ürünlerin yerleştirme telaşı, her öğün yemek yapma telaşı ve her öğünden sonra geriye kalan ve size göz kırpan bir savaş alanı… Yorgunlukla sonuçlanan bu mücadeleden memnunsunuz, çünkü ailenizin sıcak bir sofrada buluşma anı ve o tatlı tebessümler size her şeyi unutturuyor… Mucizeler yarattığınız bu mutfakta, aynı zamanda sağlıklı, uzun ve kaliteli bir yaşam da yaratabileceğini biliyor muydunuz?

Besinlerin satın alınması, saklanması, hazırlanması ve pişirilmesi özen gerektiren bir işlemler bütünüdür. Çünkü dün geceki karın ağrınızın, çocuğunuzun bir haftadır süren ishalinin ya da eşinizin yüksek kolesterolünün sebebi sizin mutfakta yaptığınız bazı yanlış alışkanlıklardan kaynaklanıyor olabilir. Yanlış ürün tercihi, yanlış saklama, hazırlama ve pişirme yöntemleri; vücudunuz için gerekli olan besin öğelerini yeteri kadar alamamanıza, hastalıklara hatta zehirlenmelere yol açabilmektedir… Daha sağlıklı bir sofrada, neşe ile yaşam sürenizi uzatmaya var mısınız? O zaman aşağıdaki yazı tam size göre…

ALIŞVERİŞ

Kimi zaman eğlenceli, kimi zaman sinir bozucu olsa da genellikle keyifle çıktığımız beslenme alışverişi, gerekli püf noktalarına dikkat edildiğinde sağlıklı beslenme için temel basamağı oluşturur.

*Aç karına alışverişe çıkmayın. Karnınız açken, tüketilmesi zorunlu olmayan birçok abur cubur ürünü sepetinize hızla doldurabilirsiniz.

*Elinizde alışveriş listeniz olsun. Böylelikle, gereksiz hiçbir besini satın almayacaksınız. Listenizde yer almayan hiçbir reyona uğramazsanız, hem zaman kazanacaksınız, hem de gereksiz enerji almaktan kurtulacaksınız.

*İhtiyacınız kadar alışveriş yapın. Böylece, besinlerinizi taze olarak tüketirsiniz, israftan da kaçınmış olursunuz.

*Almayı düşündüğünüz bütün ürünlerin etiketini inceleyin… Üretim iznini ve TSE damgasını, üretim ve son kullanma tarihlerini kontrol edin. Besin etiketini de, ürün hakkında daha fazla bilgiye sahip olabilirsiniz.

*Açılmış ve yırtılmış paketlerde yer alan ürünleri, doğal rengini kaybetmiş et, tavuk, balık ve peyniri, ezilmiş sebze ve meyveleri, kabuğu zarar görmüş ve ya kabuğu çok kirli olan yumurtaları, kutusunda bombe oluşmuş konserve ürünleri kesinlikle satın almayın. Tabi ailenizle mutlu bir kahvaltı zamanına uyanmak istiyorsanız…

HEDEF: HAZIRLAMA VE PİŞİRMEDE HATALARI SIFIRA İNDİRME

Süt ve Süt Ürünleri;

*Pastörize ve sterilize edilmiş sütler, kaynatılmadan tüketilmelidir. Sütü kaynatmak, protein kayıplarına sebep olur.

*Sütlü tatlılar yapılırken, şeker en son, tatlı ateşten alındıktan sonra eklenmelidir. Pişme esnasında eklenen şeker, sütte bulunan protein ile etkileşime girer ve besin değeri kayıplarına yol açar.

*Yoğurt suyu dökülmesi, vitamin kaybına yol açar. Eğer tüketmekten hoşlanmıyorsanız, çorbalarınıza eklemeyi deneyebilirsiniz.

Et ve et ürünleri, yumurta ve kuru baklagiller;

*Et ve et ürünleri, buzdolabında ya da mikrodalga fırında çözdürülmeli ve tekrar dondurulmamalıdır. Çözdürülmüş besinler, bekletilmeden pişirilmelidir.

*Et, tavuk ve balık ayrı bir doğrama tahtasında kesilmeli, bu doğrama tahtası iyice temizlenmelidir. Sebze ve meyvelerin doğrama tahtası ayrı olmalıdır. Etleri pişirmeden önce, görünür yağlarından ayırmalısınız.

*Et, tavuk ve balık pişirilirken, kızartma ve kavurma yöntemlerinden mümkün olduğunca kaçının. Etleri, ızgara, fırında ya da mangalda yağsız olarak pişirin. Aman dikkat, mangal kömürünüz etinize en az 15 cm uzaklıkta dursun! Et katılan yemeklere ayrıca yağ eklemeyin.

*Yumurta, buzdolabında saklanmalıdır. Yumurtalar, pişirilmeden önce mutlaka yıkanmalıdır. Yıkadıktan sonra, uzun süre bekletilen yumurtalarda, por denilen ufak geçitlerden yumurtanın iç kısmına mikroorganizma geçişi olur. Siz siz olun, yumurtaları yıkayıpta buzdolabına dizmeyin. *Yumurtayı 10–12 dakika suda kaynatarak pişirin. Yumurtayı fazla kaynatmayın ve yumurta sarısının çevresinde mavi yeşil bir halka oluştu ise o yumurtayı tüketmeyin. Omlet ya da yağda yumurta hafta sonu kahvaltınızı süsleyen küçük kaçamaklardan ibaret olsun. Değişiklik yapmak isterseniz, sebzeli çılbır yemeği de akşam yemekleri için güzel bir tercih olabilir.

*Kuru baklagilleri, iyice yıkadıktan sonra oda sıcaklığında suya konulup, 8–10 saat bekletilmelidir. Mide sancısı çekmek istemiyorsanız, kuru baklagilleri bu su ile pişirmeyin. Pişirme suyunu dökmekte vitamin kayıplarına neden olduğundan, pişirme suyunu dökmeyin.

Tahıl ve Tahıl Ürünleri

*Sağlıklı damarlar ve hücreler istiyorsanız, pilav yaparken pirinci, bulguru vb. ürünleri yağda kavurmayın. Yağı pilava yakmadan ekleyin ve mümkün olduğunca az yağ kullanın.

*Makarnayı, bol suda haşlayıp suyunu dökmek B vitaminlerinin kaybına sebep olmaktadır. Makarnayı, pilav gibi pişirin… Tabi, yanık yağ ve kavurmak yok…

Sebze ve Meyveler

*Bütün sebze ve meyveleri, bolca akan bir suda yıkayınız. Sebzeleri bol suda yıkadıktan sonra, doğrayın ve doğradıktan sonra bekletmeden pişirin. Bol suda haşlayarak, haşlama suyunu dökmek vitamin kayıplarına yol açar. Bol vitaminli bir sebze yemeği için, sebzeleri kendi suyunda pişirmelisiniz. Sebzeleri pişirirken, renginin güzel görünmesi amacı ile soda vb. ürünleri eklemeyin. Vitaminler, aileniz için renkten daha önemlidir.

*Sebzeleri kızartmak yerine, etli, kıymalı sebze yemekleri yaparak sofranızı şenlendirebilirsiniz.

*Sebzeleri, çok kısa sürede buharda pişiren mutfak aletleri ile karın doyurucu ve renkli garnitürler elde edebilirsiniz.

*Salatalarınızı, öğünlerden hemen önce hazırlayın. Açıkta ya da salata sosu ile uzun süre bekletmek, vitaminsiz bir yeşillik demeti tüketmenize neden olur.

REFERANSLAR

1)Baysal A. (2000) Beslenme, Hatiboğlu Yayınevi, Ankara

2)Duyff RL. Çeviri Ed: Prof. Dr. H. Tanju BESLER, Prof. Dr. Sevinç YÜCECAN, Prof. Dr. Gülden PEKCAN, Dr. Berat NURSAL TOSUN, Amerika Diyetisyenler Derneği’nin GELİŞTİRİLMİŞ BESİN ve BESLENME REHBERİ, John Wiley&Sons, Inc. (İzniyle Dora Ticaret ve Gıda Sanayi A.Ş), New Jersey.

3)Food Standards Agency (2005) Manual of Nutrition, TSO, London